1 Temmuz 2012 Pazar

GÜNEY MACARİSTAN
"MOHAÇ - PECS - SZIGETVAR"

Mohaç (24 Haziran 2012)
Hem Osmanlılar hem de Macarlar açısından tarihi önemi olan Tuna nehri kıyısında bir kasaba.








Mohaç Savaşı'nda hayatını kaybeden II. Layoş (Louis)'un anıtı...


1526 yılında Osmanlılar ile Macarlar arasında yapılan ilk savaş Osmanlılara Macaristan hakimiyetini sağlarken, 1687 yılındaki, Osmanlılar ile Habsburglar arasında gerçekleşen ikincisi Osmanlı'nın Macaristan'daki hâkimiyetini sona erdirmiş.
Mohaç Meydan Muharebesi



Mohaç Meydan Muharebesi, 29 Ağustos 1526 günü, Osmanlı İmparatorluğu ve Macaristan Krallığı orduları arasında meydana gelen ve Macaristan’ın büyük bölümünün Osmanlı hâkimiyetine girmesiyle sonuçlanan savaştır.
Sayıca üstün Osmanlı ordusunun hafif süvarileri, o zamana kadar Avrupalılar’ın karşılaşmadıkları 300 seyyar top ve etkin tüfek kullanımı sayesinde, Macar ordusunun esas gücü olan ağır süvarilerini kısa sürede kaybetmelerini takiben, ağır bir Macar yenilgisi ile sonuçlanan Mohaç Meydan Muharebesi iki saat kadar sürmüştür.


Tarihi Mohaç Milli Anıt Parkı


29 Mayıs 1976 yılında, savaşın 450. yılı anısına açılmış bir park. Mohaç'ın güneyinde Satorhely kasabasına yakın 7 hektarlık bir alan üzerine yerleşik. Arkeologlar yaklaşık 150.000 kişinin gömüldüğü toplu mezara ulaşmış.

Parka bronz bir kapıdan giriliyor ve atrium gibi bir bilgilendirme binasına ulaşıyorsunuz.


Alt katta Mohaç Savaşı'nı, şiveli bir Türkçe dahil, farklı dillerde anlatan 15 dk'lık bir film var.


Ardından ağaçlarla çevrilmiş yuvarlak park alanına ulaşıyorsunuz. Tahta totem direkleri şeklindeki 120 adet mezar taşını Macar sanatçıları yapmış.




Sultan Süleyman, bir filenin içinde Macar kuru kafalarını taşıyan bir tahta totem direği şeklinde konumlandırılmış.



Pecs (Peç diye okunur)
Macaristan'ın beşinci büyük şehridir. 2000 Aralığında UNESCO Dünya Mirası Listesine alınmış, 2010 yılında kültür başkenti olarak seçilen kentlerden birisi olmuş. İlk olarak Mohaç Savaşı (1526) sonrasında Osmanlı idaresi altına giren şehir 1529’da ve kesin olarak 1543 Haziranında Osmanlı idaresine geçmiş ve tam bir Osmanlı şehrine dönüştürülmüş. 1664'de Hırvat soylularından Nikola Zrinski şehre saldırarak yağmalamış ve çekilirken yakmış. Bu yangın Peç'teki ortaçağ izlerini büyük ölçüde silmiş. Şehir, 22 ekim 1686’da kesin olarak Osmanlıların elinden çıkmış.


Kentteki 17 camiden en meşhuru Széchenyi Meydanı'ndaki Kasım Paşa Camisi'dir. 1585'de inşa edilmiş, Osmanlıyönetimi sonrasında minareleri yıkılmış ve St. Maria adıyla kiliseye dönüştürülmüştür.






Szigetvar
Zigetvar, 1566’dan 1688 yılına kadar Osmanlı hakimiyetinde kalmıştır. I. Süleyman burada vefat etmiştir. Ali Paşa'nın burada kendi adına yaptırdığı cami Katolik kilisesine dönüştürülmüştür



Zrinyi Miklos (1520-1566) en az 60.000 kişilik Osmanlı ordusuna karşı Zigetvar Kalesini 2.500 kişiyle savunan Hırvat asıllı "Macar kahramanı". 


Zigetvar'daki tarihi kalıntı Zigetvar Kalesi'dir. Kale, Sultan Süleyman'ın ölmeden önceki son seferi olan Zigetvar Savaşı sonrasında Osmanlı İmparatorluğu'nun eline geçmiştir.




Kuşatma sonunda ele geçirilen kaleye, seferde hayata gözlerini yuman Sultan Süleyman adına cami yaptırılmıştır. Aşağıdaki resimde yeralan ve bugün müze olarak kullanılan binanın bacasının caminin minaresi olduğu görülebilecektir.


Ziyaretimiz sırasında, binanın iç kesiminde yer alan orijinal caminin içinde, o akşam yapılacak olan klasik müzik konseri için hazırlık çalışması vardı. Koronun arkasında caminin mihrabı görülmektedir.


Asıl hedef Viyana olmasına rağmen, Zigetvar Kalesi zorlukla alınmıştır. Bu sefer sırasında I. Süleyman ölmüştür. Dönemin sadrazamı Sokullu Mehmet Paşa orduyu yetersiz görüp, kaleyi aldıktan sonra İstanbul'a dönmüştür. Savaşta I. Süleyman'ın öldüğü askerlere söylenmemiştir. Nedeni ise askerlerin moralinin bozulmasını engellemektir. Bir süre sonra, I. Süleyman'ın yerine oğlu II. Selim geçti.


Türk Macar Dostluk Parkı




Kuşatma sırasında hayata gözlerini yuman ve ölümü ordudan saklanan Sultan Süleyman'ın kalbi ve iç organları, çadırını kurduğu bu park alanına yakın bir yere toprağa verilmiştir. Yeri tam olarak bilinmemekte.


BUDAPEŞTE

 GÖRÜLMESİ GEREKEN YERLER

Budapeşte, Macaristan'ın başkentidir. Şehir Tuna’nın batı (sağ) yakasında Buda ve doğu (sol) yakasında Peşte şeklinde iki bölüme ayrılmıştır. Budin ve Peşte'nin 17 Kasım 1873 yılında birleşmesiyle oluşmuş şehirdir. Tuna’nın batı kıyısında Buda (Budin) kalesinin çevresindeki bölgede tarihî semtler uzanır. Şehrin iş hayatının merkezi ve kalabalık semtleri ise Tuna’nın doğusundadır.



Kahramanlar Meydanı (Hösök Tere)
Bu anıt 1896 yılında Macarların atalarının şimdiki Karpat bölgesine yerleşimlerinin 1.000. yılı anısına yapılmış. Bu yüzden Milenyum Anıtı olarak da adlandırılmakta.Anıtın her bir bölümü önemli tarihi kişiliklere ve olaylara atfedilmiş. 2002 yılından beri UNESCO'nun Dünya  Miras listesinde.
Ortadaki 36 m yüksekliğindeki korint sütunun tepesinde Katolikliği temsilen Aziz Stephan haçını tutan Cebrail var. İnanışa göre Cebrail, Aziz Stephan’ın rüyasına girmiş ve ona Macar tacını sunmuş. Bu sütunun hemen dibinde onu çevreleyen yedi kurucu kavmin liderleri var. En öndeki anıtta yer alan Arpad bu yedi kavmin lideri olarak MS 896 yılında Karpat bölgesine, yerleşimin uygun olup olmadığını görmek için ilk kez gelmiş. Bu ortadaki anıtı dıştan yarım ay şeklinde çevreleyen sütunlarda da önemli Macar krallarının ve kahramanlarının heykelleri var.


Andrássy Ut:
Kahramanlar Meydanı’ndan Erzsébet Tér’e (Elizabeth Meydanı) kadar uzanan, Budapeşte'nin en ünlü caddesi. Neo-Rönesans tarzındaki binaları, meydanları, kafeleri, restoranları ve operasıyla ünlü olan bu caddenin yapımına 1872 yılında başlanmış ve 2002 yılına UNESCO’nun Dünya Miras Listesi’ne alınmış. Türkiye Cumhuriyeti Başkonsolosluğumuz bu cadde üzerinde Kahramanlar Meydanı'na 100 m ileride solda.


Budapeşte Metrosu:
Dünyanın en eski üçüncü metrosu (Londra ve Beyoğlu'ndaki Tünel'den sonra) olan Budapeşte metrosu 1896 yılından beri hizmet vermekte. Üzerinde bulunan Andrassy Caddesi gibi UNESCO Dünya Miras Listesi’nde.


Buda (Budin) Kalesi:
Son Budin Valimiz olan Şehit Abdi Arnavut Paşa'nın kabrini kale içindeki anıt mezarında muhakkak ziyaret ediniz. Mezar taşında Macarlar'ın şunu yazdığını göreceksiniz; “145 yıllık Türk egemenliğinin son Budin Valisi Abdi Arnavut Paşa, bu yerin yakınında, 1686 Eylül ayının ikinci günü öğleden sonra yaşamının yetmişinci yılında maktul düştü. Kahraman düşmandı, rahat uyusun”.


Gellert Tepesi
Yeşillikler içindeki en yüksek noktası. Manzara müthiş. Tepe adını, Hıristiyanlığı kabul etmek istemeyen paganların piskopos Gellért’i çivili bir varil içerisinde tepeden yuvarlayıp öldürmesinden ötürü almış. Tepenin eteklerinde Gellért’in bir anıtı bulunmakta. Tepenin en zirve noktasında , Budapeşte’nin 1945’te Rus ordusu tarafından kurtarılışının anısına dikilmiş, Tuna boyunca hemen her yerden görülen ve elinde defne yaprağı tutan “Özgürlük Anıtı” bulunmakta.



Zincirli Köprü:
Budapeştenin sembolü olan Zincirli Köprü ya da başındaki aslan heykellerinden diğer adını alan Aslanlı Köprü. Yapan mimarı bu köprüde bir hata bulursanız kendimi köprüden atarım demiş. Ama bir çocuk aslanların açık olan ağızlarında dilini görmeyip söylemesi ile tek hata ortaya çıkmış. Ama atmamışJ



Balıkçılar Tabyası
Neo-Gothic ve neo-Romanesk tarzda Tuna’nın Buda tarafında Kale tepesinde Mathias Kilisesi’ne yakın bir terastır. 1895 ve 1902 arasında tasarlanıp inşa edilmiş. İkinci Dünya Savaşı’nda neredeyse tamamen zarar görmüş ama mimarın oğulları 1947-48 yıllarında restore etmişler. Burası müthiş bir Tuna, Margit Adası, Peşte ve Gellert Tepesi manzarasına hakim. Buradaki 7 kule MS 896 yılında Karpat düzlüğne ilk gelen 7 kavmi simgelemekteymiş. Burası adını ortaçağda şehrin bu kısmındaki surları savunmakla görevli balıkçılar loncasından almakta. Bu alandaki I. Stephen’a ait at üstündeki bronz heykel 1906 yılında dikilmiş.




Vaci Sokağı Budapeşte’nin İstiklal Caddesi. Ünlü ve ünsüz giyim mağazalarından tutun, parfümeri, hediyelik eşya, restaurantlar, kafeler, kuyumcular, her türlü market ve mağazanın bulunduğu, büyük bir kısmının araç trafiğine kapalı olduğu bir cadde.


Gülbaba Türbesi
Gül Baba, sadece Türkler değil, aynı zamanda Macarlar tarafından da çok sevilen, elinden tahta kılıcı, başındaki sarığından gül eksik olmayan bir Türk dervişi. Gül Baba’nın ordu üzerinde de etkisinin büyük olmasının sebebi; Yeniçerilerin Hacı Bektaş-ı Veli’yi Pir olarak kabul etmesi ve dolayısıyla Yeniçerilerin Bektaşi dervişlerine büyük saygı göstermesidir. Asıl adı Cafer olan, Amasya Merzifon doğumlu Gül Baba, Kanuni Sultan Süleyman döneminde Avrupa seferlerine katılan önemli bir Bektaşi babasıdır. Katıldığı seferlerde başından hiç gül eksik olmazmış. Bu yüzden de böyle anılmış Gül Baba.



Sayısız savaştan sonra, 1526 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın daveti üzerine Gül Baba, Budin seferine katılmış. Budin alındıktan sonra Gül Baba, geri dönmemiş ve Budin’de 10 yıl yaşamıştır.1 Eylül 1541 yılında vefat etmiştir. Evliya Çelebi’nin kaynaklarına göre; Kanuni Sultan Süleyman dâhil 200.000 kişi katılmıştır Gül Baba’nın cenaze namazına. Çünkü Gül Baba, Macarlar tarafından da çok sevilmektedir. Bu sevgi öyle büyük ki, Gül Baba, Macar edebiyatına girmiş, adına operetler, şiirler, tiyatro oyunları yazılmış ve hayatı filme alınmıştır.

Gül Baba Türbesi’ne gitmek için önce türbenin bulunduğu “Gültepe”ye çıktık. Türbenin arkasındaki sokağın adı da “Gül Baba”.
Gül Baba Türbesi’ni 1543–1548 yılları arasında Budin Beylerbeyi olan Mehmed Paşa yaptırmış. Osmanlı, aynı zamanda Bektaşi Tekkesi olarak da kullanılan türbeye hazineden düzenli maaş alan bir Dede de görevlendirmiş. Budapeşte Osmanlı’nın elinden çıktıktan sonra türbe kısa bir süre kilise olarak kullanılmış. Sultan Abdülaziz’in 1867’deki Avrupa ziyaretinden sonra onarılarak tekrar türbeye dönüştürülmüş. Türbenin önemli bir özelliği de Avrupa’da Türkiye Cumhuriyeti’nin restore etmesine verilen ilk yapı olması.



Galiçya Türk Şehitliği
1. Dünya Savaşı sırasında Galiçya cephesinde 1916-1917 yıllarında Alman Güney Ordusu’na bağlı olarak Ruslara karşı görev yapan 15. Türk Kolordusu çok sayıda şehit vermiştir. Galiçya ve Macaristan’ın çeşitli bölgelerinde şehit düşen askerlerimizden bazılarının naaşları, 1926 yılında kurulan Budapeşte Türk Şehitliği’ne nakledilmiştir. Budapeşte Türk Şehitliği’nde 11’i meçhul asker olmak üzere 480 şehidimiz bulunmaktadır.


Margit Adası
Orijinal ismi Tavşanlar Adası. Ortaçağda manastırlar bulunan 2,5 km uzunluğundaki bu adayı, 1800’lerden itibaren kraliyet ailesi, çiçek bahçeleri ile sahiplenmeye başlamış. Günümüzde sahip olduğu doğal şifalı termal kaplıcalar ve spor alanları ile bir tür fitness adası gibi.


Szechenyi Hamam ve Spa Merkezi
Budapeşte termal suları ile de ünlü bir şehir. Kahramanlar Meydanı'da 10 dk mesafede çok ünlü Szechenyi Hamam ve Spa merkezi tavsiye edilir.


NEREDE YENİR?
 Cafe New York:
2 no.lu kırmızı renkli metro hattının Blaha Lujza Ter durağında inince Erzsebet caddesi üzerinde yer alan 5 yıldızlı Boscolo Oteli'nin altındaki Cafe New York'a uğramanızı tavsiye ederim. Kendinizi Roma Vatikan'daki Sistine Şapeli'nde hissediyorsunuz. Fiyatları Budapeşte ortalamasına göre yüksek olan bu lüks cafe'deki Gulaş Çorbası ve her türlü tatlıyı özellikle tatmanızı öneririm.

Adres:
NEW YORK PALACE BOSCOLO LUXURY HOTELErzsébet Krt 9-11 – 1073 Budapest – HU
website address: http://www.newyorkpalace.hu



Trofea Grill Etterem
Margit Köprüsü'nün Buda tarafındaki ayağında köşede yer alan bu restaurant bol çeşitli açık büfesi ile sadece 12-13 Euro gibi çok makul bir fiyata güzel bir akşam yemeği sunuyor. Genellikle turistlerin tercihi olan bu restaurantta ya 19:00-21:00 yada 21:00-23:30 için rezervasyon yaptırmanızı öneririm, özellikle cuma ve cumartesi akşamları için.